Mevzuatımızda "iş kazası" tanımı, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13. maddesinde ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3/g maddesinde yapılmıştır. 6331 Sayılı Kanun'a yapılan tanımlama daha kısa ve özet nitelikte olup ( Bu tanıma göre göre iş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır) 5510 Sayılı Kanun'da yer alan düzenleme daha açıklayıcıdır. Buna göre aşağıda sayılan hallerde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olayın varlığı halinde iş kazası söz konusudur:
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
"Trafik kazası" ise hukukumuzda 2918 Sayılı KArayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde "Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm,yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır" şeklinde tanımlanmıştır.
"İşveren tarafından verilen işin motorlu taşıtın kullanılmasını veya taşıtı kullanana yardım edilmesini gerektirmesi ya da işin yapılacağı yere işveren tarafından sağlanan taşıtla götürülüp getirilme veya iş gereği yolculuk yapılması sırasında, taşıt içinde veya dışında geçirilen trafik kazası" olarak tanımlanan Trafik İş Kazası ise hem trafik kazasının hem de iş kazasının özel bir türüdür. Trafik iş kazasını, trafik kazalarının aynı zamanda iş kazası niteliği taşıması olarak da tanımlayabiliriz (Trafik İş Kazaları, Çelik Ahmet Çelik, Seçkin Yayınları, Mayıs 2019, sayfa 2).
Bir olayın trafik iş kazası sayılabilmesi için;
Öncelikle trafik kazası biçiminde gerçekleşen bir olay olması gereklidir.
Kaza geçiren işçi ruhen ya da bedenen bir zarara uğramış olmalıdır.
Kaza işveren tarafından yürütülen bir işle ilgili olmalıdır.
İşçi işverene ait işi yaparken ya da işveren tarafından görevli olarak bir yere gönderildiği veya işverenin sağladığı araçla taşındığı sırada gerçekleşmelidir.
Yukarıdaki tanımlamalara göre, yaşanan bir trafik kazasının trafik iş kazası olarak kabul edilebilmesi için aranan koşullardan biri de kazanın "işçinin işveren tarafından sağlanan araçla taşındığı sırada" gerçekleşmiş olmasıdır. Yargıtay bugüne kadarki içtihatlarında "işverenin hakimiyet alanı" olgusuna vurgu yapmış, trafik kazasının iş kazası sayılabilmesi için aracın işveren tarafından sağlanması şartını aramıştır. Bu nedenle işe kendi aracıyla giden işçinin karıştığı trafik kazası işverenin hakimiyet alanı dışında gerçekleştiğinden trafik iş kazası olarak kabul görmemektedir.
Örneğin; Kayseri'de yaşanan bir trafik bir kazasında işe kendi aracıyla giden bir işçi yaralanmışsa ve bu kazanın aynı zamanda bir iş kazası olduğu düşüncesiyle ilgili kazadan kaynaklı tazminat haklarını elde etmek için uzman bir Kayseri iş kazası avukatı ile yaparsa geçirdiği kazanın trafik iş kazası niteliği taşımadığı ancak trafik kazasından kaynaklı olarak yasal yollara başvurabileceği bilgisini alabilecektir. Aynı işçi eğer kazayı Kayseri'de kendi aracında değil de işveren tarafından tahsis edilmiş bir servis aracında geçirmiş olsaydı şüphesiz ki bu bir trafik iş kazası sonucu doğuracaktı ve uzman bir Kayseri iş kazası avukatı aracılığıyla tazminat talep edebilecekti.