Teknolojinin ve sosyal medya organlarının hayatlarımıza her geçen gün daha çok dahil olmasıyla birlikte kişilerin şahsi olarak kullanımında olan bu özel alanlarına eşlerinin de onlardan habersiz girip giremeyeceği sorunu gündeme gelmiştir. Gündelik hayatta pek çok çift de çoğu zaman yaptıklarının bir suç olup olmadığını düşünmeden diğer eşin sosyal medya hesaplarına girmekte ve onun başka şahıslarla yaptığı yazışma içeriklerini kontrol etmektedir. Oysa eşler arasındaki basit bir güven sorunundan doğmuş görünen bu eylem, belirli koşulların varlığı halinde Türk Ceza Kanunu'nın 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilecek ve eşinin sosyal medya hesabına izinsiz giren kişinin cezalandırılmasına sebep olabilecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.11.2020 tarihinde vermiş olduğu kararda bu durum ele alınmış ve eşinin sosyal medyada hesabına izinsiz giren kişilerin cezalandırılmasının önü açılmıştır.
Taraflar Arasında Geçen Olay ve Olgular:
Eşinden boşanmak isteyen kadın, 12.11.2012 tarihinde İstanbul Anadolu Adliyesi'nde eşi aleyhine boşanma davası açmıştır.
27.11.2012 tarihinde ise hakkında boşanma davası açtığı ve ayrı yaşamakta olduğu eşinin Facebook hesabına girerek eşinin mesajlaşmalarını kontrol etmiş, eşinin kendi annesiyle yazışmasında kendisi hakkında hakaret içerikli ifadeler kullanıldığını fark etmiş, bunun üzerine bu yazışmaları kendi mail adresine kaydettikten sonra eşine Facebook hesabına girdiğini söylemiş, eşinin buna inanmaması üzerine aldığı ekran görüntülerini kendi mail adresinden eşinin mail adresine göndermiştir.
Bunun üzerine koca, haberleşmesinin gizliliğinin ihlal edildiği gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuştur. Koca, savcılıkta verdiği ifadede eşinin boşanma davasına sebep oluşturmak amacıyla Facebook adresine girerek belge topladığını, eşi ile kendisinin ayrı ayrı Facebook adreslerinin olduğunu, birbirlerinin Facebook şifrelerini bilmediklerini, sanığın şifresini kırmak suretiyle Facebook adresine girerek özel görüşmelerine ulaştığını, Facebook adresine bilgisi ve rızası dışı girildiğini belirtmiştir.
Şikayet edilen eş ise savcılıkta söz konusu yazışmalar kendi mail adresinden gönderilmiş olsa da maili kendisinin göndermediğini, eşinin boşanma davasında avantaj elde edebilmek için mail adresine girerek kendi mail adresine göndermiş olabileceğini belirtmiştir. Ancak mahkemede farklı olarak eşi ile kendisinin ayrı ayrı Facebook adresleri olduğunu, birbirlerinin adreslerini ve şifrelerini bildiklerini, sürekli oturumu açık tut butonu ile de bilgisayarlarının açık olduğunu, bu hususta herhangi bir güvensizlikliklerinin olmadığını, şikâyet tarihlerinde bir kez katılanın şifresi ile Facebook adresine girdiğini, katılanın annesi ile yapmış olduğu görüşmede kendisine ve ailesine hakaret içerir konuşmalar görünce bunu gördüğünü belli etmek için mail olarak kendi adresinden katılana bu yazışmaları gönderdiğini, bundan sonra başka hiç bir şekilde kullanmadığını, Facebook adresine şifreyi kırarak girmediğini belirtmiştir.
Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanık eş hakkında beraat kararı vermiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nce 11.11.2015 tarihinde oy çokluğuyla beraat kararın onanmasına karar verilmiş, bir üye "Sanığın, resmen kocası da olsa katılana ait facebook hesabına girerek katılanın annesiyle yaptığı yazışmaları okuması ve almasının TCK'nın 132. maddesinin birinci fıkrasındaki suçu oluşturduğunu ve Yerel Mahkemenin beraat kararının bozulması gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun beraat kararının onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum." gerekçesiyle karara muhalif kalmıştır.
Yargıtay'ın vermiş olduğu karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Sanık ile katılan aralarında boşanma davası devam ettiği sırada, sanığın, katılanın Facebook sayfasına girmemesi gerekmektedir. katılanın buna izin verdiğini kabul etmek hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Sanık katılanın Facebook sayfasına girerek katılanın özel alanına müdahale etmiştir. Sanığın, katılan ile kayınvalidesi olan müştekinin birbirlerine gönderdiği, boşanma sürecine ilişkin açıklamaların ve şahsına hakaret içeren ibarelerin yer aldığı mesajları, önce kendi elektronik posta adresine, daha sonra da, gıyabında yapılan yazışmalardan haberdar olduğunu katılana bildirmek için, katılanın elektronik posta adresine göndermesi eyleminin haberleşmenin gizliliğinin ihlal suçunu oluşturduğu, sanığın hukaka aykırı nitelikteki bu eyleminin TCK'nın 132/1. maddesinin ikinci cümlesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden Yüksek Dairece yasal olmayan gerekçelerle sanık hakında beraat kararı verilmesi yasaya aykırılık oluşturmaktadır." gerekçesiyle itiraz edilmiş, dairece itiraz yerinde görülmeyerek dosya Ceza Genel Kurulu'na gönderilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda yapılan görüşmelerde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun tanımı ve nitelikli halleri üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmuş, özellikle de rıza kavramı ele alınarak sanığın "birbirlerinin Facebook şifrelerini rızalarıyla birbirlerine verdikleri" yönündeki ifadesinden müşteki eşin Facebook hesabına girilmesi konusunda rızası olup olmadığı irdelenmiştir.
Ceza Genel Kurulu yapılan görüşmelerde şu tespitleri yaparak beraat kararının yerinde olmadığını, eşinden habersiz olarak Facebook hesabına girerek birtakım yazışmaları kaydeden eşin cezalandırılması gerektiğini belirtmiştir.
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun genel kastla işlenebilen bir suçtur ve sanığın, katılan ile annesi arasındaki yazışmaları bilerek ve isteyerek öğrenip kaydettiği hususunda bir kuşku bulunmamaktadır.
- Sanık suça konu yazışma içeriklerini katılanın rızası ile kendisine verdiği şifreyi kullanmak suretiyle öğrendiğini savunmuştur. Ancak hayatın olağan akışına göre eşine Facebook şifresini rızasıyla veren eş bu mesajları ya yazmaz ya da yazdıysa da siler. Bu nedenle şifrenin rızayla verildiği kabul edilemez. Zaten katılan da soruşturma ve kovuşturmada verdiği tüm ifadelerde sanığa şifresini vermediği belirtmiştir. Bu beyan dikkate alınmalıdır.
- Şifrenin rızayla verildiği kabul edilse bile bu, kişinin tüm mesaj içeriklerine her zaman ulaşılmasına rıza gösterdiği şeklinde yorumlanamaz.
- İlgili yazışmayla ilgili olarak katılan ve annesi birlikte rıza göstermemişlerdir.
- Sanığın söz konusu mesajları boşanma davasına ilişkin yargılamada delil olarak sunduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bilgi ve belge bulunmadığı gibi sanığın da bu yönde bir savunmasının bulunmamaktadır. Delil olarak kullanmış olsa dahi ortada sanığın kendisine karşı işlenmekte olan bir şuçla ilgili olarak bir daha kanıt elde etme ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen bir olaydan da bulunmamaktadır.
- Bütün unsurlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın eylemi TCK'nın 132/1 fıkrasının ikinci uymaktadır. Sanık haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunun nitelikli halinden - mesajların kaydedilmesi yoluyla işlendiğinden - cezalandırılmalıdır.
Yukarıda da belirtildiği üzere, çiftlerin çoğu zaman olası sonuçlarını düşünmeden diğerinin sosyal medya hesabına rızası olmaksızın girmesi eylemi, Türk Ceza Kanunu'nda suç olarak tanımlanmış, haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu oluşabilecektir. Bu nedenle taraflar evli bile olsa diğerinin sosyal medya hesabına girmemesi, girmek bir zorunluluksa karşı tarafın açık rızasını alması ileride hukuki açıdan problem yaşamamak için en doğrusu olacaktır.