Artık Tapu Kaydında Düzeltim Davalarından Önce Tapu Müdürlüğüne Başvuru Yapılması Dava Şartı Değil

Anayasa Mahkemesi Tapu Kaydında Düzeltim Davası Açılmadan Önce Tapuya Başvuru Yapılması Dava Şartı İle İlgili İhlal Kararı Verdi

Taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, tapu kaydının düzeltilmesi taleplerinin kaynağını oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken, talebin kimlik bilgilerinin düzeltilmesine yönelik olup taşınmazın mülkiyetini değiştirmeye yönelik olmamasıdır.


Tapu Kaydında Düzeltim İstemi İle İlgili Hukuki Mevzuat

​Tapu kaydının düzeltilmesi ile ilgili hukuki kaynak Türk Medeni Kanunu'nun 1027. maddesinde yer almaktadır. Buna göre;

​III. Düzeltme

Madde 1027- İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.

Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir.

Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik uyarınca re'sen düzeltir.

Kanunun ilk metninde yer alan "tüzük kuralları" ifadesi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin ardından 02.07.2018'de "Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik" olarak değiştirilmi, ancak bu düzenlemeden sonra Cumhurbaşkanlığınca bu konuda ayrıca bir yönetmelik çıkarılmamış, halen 2013 yürürlük tarihli Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri uygulanmaktadır.

17.08.2013 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü tapu kaydında düzeltim davaları açısından önemli bir yenilik getirmiş, bu yenilik de uygulamada kafa karıştıran bir hukuki sorunu doğurmuştur. Sorunun kaynağı Tüzüğün "Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi" başlıklı 75. maddesidir;

Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi

MADDE 75 – (1) Kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine;

a) Senetsizden tespitlerde; nüfus kayıt örneği ve taşınmazın bulunduğu belediye veya muhtarlıktan alınacak fotoğraflı ilmühaber,

b) Kayda dayalı tespitlerde; dayanağı kayıt ve belgeler, incelenmek ve gerektiğinde tanık ve varsa tespit bilirkişileri dinlemek ve zeminde inceleme yapmak suretiyle istemin gerçek hak sahibinden geldiği belirlenirse, istem yevmiye defterine kaydedilerek düzeltilir.

(2) Zeminde inceleme, kadastro müdürlüğü teknik personeli ile birlikte yapılır ve inceleme neticesinde teknik rapor düzenlenir. Zeminde incelemede, komşu parsel malikleri, muhtar ve diğer ilgililer dinlenir; vergi kaydı ve diğer her türlü bilgi ve belgeden yararlanılır.

(3) Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesinde de yukarıdaki fıkralar uygulanır.

(4) Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur.

Böylelikle Tapu Sicil Tüzüğünün 75/4 maddesi gereğince tapu kaydında düzeltim talebinin ileri sürülebilmesi için tapu sicil müdürlüğüne başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiş ve tapu kaydında düzeltim davalarının bu başvuru yapılmaksızın açılması duruunda dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddedilmesi sonucu doğmuştur.

Hemen burada belirtmek gerekir ki; açılmış olan bir davanın reddilmesi ve dolayısıyla mahkemeye erişim hakkının engellenmesi gibi bir ağır bir sonuç doğuracak bir hukuki düzenlemenin bir tüzük hükmüyle getirilmesi hukuk devleti prensipleri bakımından isabetli olmamıştır. Her ne kadar düzenleme ile tapu kaydında yapılacak düzeltimlerin uzun sürebilen ve masraflı olan dava yolu yerine daha hızlı ve masrafsız bir şekilde çözümlenmesi amaçlanmış olsa da bu denli önemli sonuçlar doğuracak bir düzenlemenin normlar hiyerarşisi gereği kanunla düzenlenmesi daha uygun olacaktı.

Ortaya çıkan hukuki sorun bundan ibaret kalmadı. Nitekim uygulamada, davadan önce müdürlüğe başvuru yapılmayan hallerde usulden ret kararı verilmesi noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak sorun aynı Tüzükte yer alan bir başka madde nedeniyle daha da karmaşık bir hale gelmiştir.

İstemin Reddedilmesi

MADDE 26 – (1) Mevzuat ve bu Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve 4721 sayılı Kanunun 1011 inci maddesine göre geçici tescil şerhine de imkân bulunmayan istemler geciktirilmeden, gerekçesi, itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedilir.

(2) Ret kararının varlığı, tarih ve yevmiye numarası esas alınarak kütüğün beyanlar sütununda belirtilir. İstemin reddi halinde, ret gerekçesi giderilmeden reddin konusu tapu işlemi yapılamaz.

(3) Ret kararı, istem sahibine elden veya 11/2/1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir.

(4) Ret kararına, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebilir.

Tüzüğün 26/4 maddesi gereğince müdürlük ret kararı verdiği takdirde başvurucunun onbeş gün içinde bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da genel müdürlüğe itiraz hakkı bulunmaktadır. Yargı mercileri arasında ortaya çıkan ikilik tüzüğün 75. maddesinin yanı sıra 26. maddesinin de dikkate alınıp alınmayacağı, başka bir deyişle tapu kaydında düzeltim davasının dinlenebilmesi için yalnızca tapu müdürlüğüne başvuru yapılmasının yeterli olup olmayacağı, bölge müdürlüğü ve genel müdürlük nezdinde de itiraz sürecinin sonlandırılması gerekip gerekmediği etrafında yaşanmıştır.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin Önceki Görüşü

​Yargıtay 1. Hukuk Dairesi başlangıçta Tüzüğün 26. maddesini de göz önünde bulundurarak dava şartını yalnızca tapu müdürlüğüne başvurulması olarak almayıp idari itiraz süreçlerinin de devam ettirilmesi olarak yorumlamıştır.

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, 17.8.2013 tarih ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Tapu Sicili Tüzüğü'nün yürürlüğü zamanında 14.12.2015 tarihinde açılmış; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, yeni Tapu Sicili Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği ve kayıt düzeltmeleri için öncelikle müdürlüklere başvuru yapılmasının zorunlu tutulduğu görülmektedir.

Bu nedenle, yeni Tapu Sicili Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihten itibaren, ilgililerin mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması kaçınılmaz olup, değinilen prosedür izlenmeden mahkeme önüne getirilen davanın dinlenebilme olanağı yoktur.

Bunun yanında, ilgililerin tapu müdürlüklerine yaptıkları yazılı ya da sözlü düzeltim başvuruları üzerine, tapu müdürlüklerinin Tapu Sicili Tüzüğün 75. maddesinde belirtilen araştırma ve soruşturmayı yapmadan verdikleri soyut içerikli ret kararları da davayı mahkeme önünde dinlenebilir hale getirmez.

Diğer taraftan, Tapu Sicili Tüzüğünün 75. maddesine aykırı olarak verilen bu tür ret kararlarına karşı ilgililerin aynı tüzüğün 26. maddesine göre itiraz imkanı bulunmaktadır.

Somut olaya gelince; davacı tarafından tapu müdürlüğünün red kararına karşı itiraz yoluna başvurulmadan dava açılmıştır.

Hâl böyle olunca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. (1. Hukuk Dairesi 2016/8720 E. 2016/10190 K., 09.11.2016) - Aynı dairenin 2015/159 E. 2015/764 K, 2015/15059 E 2015/13512 K, 2016/12826 E 2016/10383 kararları da aynı doğrultudadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Görüşü

​Ancak bu kararlardan sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 23.11.2016 tarihinde vermiş olduğu 2015/3648 E., 2016/1073 K. kararında tapu müdürlüğüne yapılan başvurunun yeterli olduğuna, ayrıca itiraz süreçleri takip edilmese dahi dava şartının gerçekleştiğine karar vermiştir.

Somut olaya dönüldüğünde Tapu Sicili Tüzüğünün 26. maddesi uyarınca tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin açılacak davalarda önce ilgili tapu müdürlüğüne prosedüre uygun şekilde başvuru yapılması gerekmekte ise de somut olayda dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının 465 parselde kayıtlı taşınmazdaki isim hatasının düzeltilmesi istemiyle idareye başvuruda bulunduğu, yapılan başvuru sonucu Sincan Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğünün 20.12.2013 gün ve 36077 yevmiye numaralı yazısı ile iktisabın harici satış olduğu ve tapulama tutanağı içerisinde bu satışı gösterir belgeye rastlanılamadığı, bu itibarla 1955 yılından beri gayrimenkulde işlemde bulunulmadığından kimlik tespitinin yapılamadığı ifade edilerek red kararı verildiği, bu yönüyle davacının, Tapu Sicil Tüzüğünde yer alan Tapu Sicil Müdürlüğüne başvuru şartını gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.

Yapılan görüşmeler sırasında, davacı tarafından Tapu Sicil Tüzüğünün 26. maddesine göre müracaatta bulunulmuş olmasına karşın, Tapu Sicil Müdürlüğü’nün ret kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebileceği yönündeki prosedürün tamamlanmadığı, dolayısıyla itiraz prosedürünün tamamlanması gerektiğini bildirir cümlenin Özel Daire bozma ilamına eklenmesi suretiyle, yerel mahkeme direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca mahkemece, Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesi gereğince işlemin reddedildiğine dair dosyada mevcut red kararı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği direnme kararı yerindedir.

Hukuk Genel Kurulu'nun bu kararının ardından 1. Hukuk Dairesi de görüş değiştirmiş ve Tüzüğün 26. maddesi gereğince bölge müdürlüğüne itiraz edilmese dahi dava şartının yerine getirildiğini kabul etmiştir.

Mahkemece, tapu sicil tüzüğü uyarınca yapılan başvuru üzerine ilgili tapu müdürlüğünün red kararına karşı süresi içerisinde itiraz edilmediği ve bu şekilde itiraz yolları tüketilmeden dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının tapu kaydındaki yanlışlığın düzeltilmesi amacıyla dava açmadan önce ... tapu müdürlüğüne başvurduğu, anılan tapu müdürlüğünün 20/05/2015 tarihli kararı ile başvurucunun düzeltme isteğinin reddine karar verdiği, davacının itiraz yoluna başvurmaması üzerine red kararının kesinleştiği ve eldeki davanın açıldığı kayden sabittir.


Somut olayda, davacının tapu müdürlüğüne başvuru zorunluluğunu yerine getirdiği anlaşılmakla işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir. (1. Hukuk Dairesi 2017/1754 E., 2017/2022 K., 17.04.2017) - Aynı dairenin 2016/12685 E. 2017/2042 K., 2017/1970 E. 2017/2131 K, 2017/1733 E 2173 K kararları da aynı doğrultudadır.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN 12.02.2021 TARİHLİ KARARI

​Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından sonra içtihatlar bu doğrultuda değişmişken Anayasa Mahkemesi'nin 2018/23292 başvuruya ilişkin vermiş olduğu 10.02.2021 tarihli vermiş kararla Tapu Sicil Tüzüğünün 75. ve buna bağlı olarak 26. maddesi yeniden gündeme gelmiştir.

Mahkeme önüne taşınan olaylar şu şekilde gerçekleşmiştir:

​Batman'ın Beşiri ilçesinde yaşayan 11 davacı, murislerinin tapu kaydında isminin ve soyisminin yanlış kaydedildiği gerekçesiyle tapu müdürlüğüne başvuru yapmıştır. Başvurunun müdürlükçe reddedilmesi üzerine tapu kaydında düzeltim istemli davalarını açmıştır. Ancak mahkeme, müdürlüğün ret kararı üzerine Tapu Sicil Tüzüğü gereğince onbeş günlük itiraz süresi içinde itiraz haklarını kullanılmadan doğrudan dava açıldığı gerekçesiyle 29.03.2017 tarihinde usulden ret kararı vermiştir. Bunun üzerine davacılar kararı istinaf ederek Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi'ne başvurmuşlar. Gaziantep BAM 1. Hukuk Dairesi de 22.06.2018 tarihinde "tapu müdürlüklerince verilen ret kararına karşı bölge müdürlüğü ve genel müdürlük nezdinde itiraz edilmesinin zorunlu olduğu" gerekçesiyle istinaf başvurusunu oy çokluğuyla reddetmiştir. Karara muhalif kalan üye ise yukarıda alıntıladığımız Hukuk Genel Kurulu kararına atıf yaparak müdürlüğe başvuru yapılmasının yeterli olduğu düşüncesiyle karara katılmamıştır. Burada hemen belirtelim ki tapu kaydında düzeltim davaları çekişmesiz yargı işlerinden olduğundan bölge adliye mahkemelerinin verdiği karar HMK 362/ç bendi gereğince temyiz edilemez, yani kesin karardır. Bu karar üzerine başvurucular mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.

Yukarıda özetlediğimiz hukuki süreç, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun "müdürlüğe başvurunun yeterli olduğu" yönündeki kararından sonra yaşanmıştır. Bu nedenle hem yerel mahkemenin hem de istinaf mahkemesinin halen süregelen içtihatlara aykırı olarak tüzüğün 26. maddesine atıfla itiraz süreçlerinin de takip edilmesini dava şartı kapsamında değerlendirmesinin hukuka aykırı bulunduğu açıktır.

Anayasa Mahkemesi ise yaptığı değerlendirmede somut olayda verilen usulden ret kararı gereğince başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir kısıtlama getirildiğini, mahkemeye erişim hakkının mutlak bir hak olmayıp kısıtlanabileeğini, ancak Anayasa'nın 13. maddesi gereğince temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceğini, ancak somut olayda davacıların mahkemeye erişim haklarının kanunla değil tüzükle sınırlandırıldığını ve adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, ihlalin sonuçlarının yeniden yargılama yapılmak suretiyle giderilebilecek nitelikte olması sebebiyle başvurucların tazminat taleplerini reddetmiş ve yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Batman Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Tapu kaydında düzeltim davaları ile ilgili tartışmalar bugüne kadar başvuru yapıldıktan sonra idari itiraz süreçlerini sürdürmenin zorunlu olup olmadığı çerçevesinde yürütülmüşken Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ile seyir değiştirmiş, herhangi bir dava türü ile ilgili olarak dava şartının bir tüzük hükmüyle getirilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır. Bu karar doğrultusunda - bugüne kadarki uygulamanın aksine - tapu müdürlüğüne hiç başvuru yapmadan dava açılmasının da önü açılmıştır.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne Aym Kararı Üzerine Yayınladığı Genelge

​Nitekim Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü de 16.03.2021 tarihinde yayınladığı genelge ile teşkliatından Anayasa Mahkemesi kararı gereğince yasal hasım sıfatıyla tapu müdürlükleri aleyhine açılan tapu kaydında düzeltim davalarında tapu müdürlüğüne başvuru yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddinin istenmemesi, aynı gerekçeyle kanun yollarına başvurulmaması, davaların Hazine veya kurum avukatları tarafından takip edilmesi durumunda avukatların konuyla ilgili bilgilendirilmesini ve tapu kaydında düzeltim için tapuya başvuran vatandaşların dava açmak için bu başvuruyu yapmak zorunda olmadıkları hususunda bilgilendirilmesini istemiştir.